SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU SIFATU’S-SALAT

<< 449 >>

باب: يهوي بالتكبير حين يسجد.

128. Tekbir Getirerek Secdeye Gitmek

 

-وقال نافع: كان ابن عمر يضع يديه قبل ركبتيه.

Nâfi' şöyle demiştir: "Abdullah İbn Ömer (r.a.) secdeye giderken yere önce ellerini sonra dizlerini koyardı."

 

حدثنا أبو اليمان قال: حدثنا شعيب، عن الزهري قال: أخبرني أبو بكر بن عبد الرحمن بن الحارث بن هشام، وأبو سلمة بن عبد الرحمن: أن أبا هريرة كان يكبر في كل صلاة من المكتوبة وغيرها، في رمضان وغيره، فيكبر حين يقوم، ثم يكبر حين يركع، ثم يقول: سمع الله لمن حمده، ثم يقول: ربنا ولك الحمد، قبل أن يسجد، ثم يقول: الله أكبر، حين يهوي ساجدا، ثم يكبر حين يرفع رأسه من السجود، ثم يكبر حين يسجد، ثم يكبر حين يرفع رأس من السجود، ثم يكبر حين يقوم من الجلوس في الاثنتين، ويفعل ذلك في كل ركعة، حين يفرغ من الصلاة، ثم يقول حين ينصرف: والذي نفسي بيده، إني لأقربكم شبها لصلاة الرسول صلى الله عليه وسلم، إن كانت هذه لصلاته حتى فارق الدنيا.

 

[-803-] Ebu Bekir İbn Abdurrahmân ve Ebu Seleme İbn Abdurrahmân, Ebu Hureyre'nin namazını şu şekilde anlatmışlardır: "Ebu Hureyre (r.a.) farz olan ve olmayan namazlara ayrıca Ramazan'da ve Ramazan'ın dışında bütün namazlara tekbir getirerek başlardı; Kıyamda iken bu şekilde tekbir getirdikten sonra rükuya giderken de tekbir getirirdi. Rükudan doğrulurken önce (semi'allahu limen hamideh) ve ardından da (Rabbena ve lekel hamd) derdi. Secdeye gittiği sırada, secdeden başını kaldırıp otururken, tekrar secdeye giderken, secdeden başını kaldırırken ve ilk teşehhüdden kıyama kalkarken her seferinde tekbir getirirdi. Namazın tamamını bitirinceye kadar bütün rekatları bu şekilde kılardı. Namazı bitirince de cemaate şöyle seslenirdi: Şu canımı elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, benim kıldığım bu namaz Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in kıldığı namaz tarzına en çok benzeyen namazdır. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem dünyayı terk edene kadar bu şekilde namaz kıldirmıştır."

 

 

قالا: وقال أبو هريرة رضي الله عنه: كان رسول الله صلى الله عليه وسلم: حين يرفع رأسه يقول: (سمع الله لمن حمده، ربنا ولك الحمد). يدعو لرجال فيسميهم بأسمائهم، فيقول: (اللهم أنج الوليد بن الوليد، وسلمة بن هشام، عياش بن أبي ربيعة، والمستضعفين من المؤمنين، اللهم اشدد وطأتك على مضر، واجعلها عليهم سنين كسني يوسف). وأهل المشرق يومئذ من مضر مخالفون له.

 

[-804-] Ebu Hureyre (r.a.) şöyle demiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem rükudan başını kaldırıp doğrulurken (semi'allahu limen hamideh; Rabbena ve lekel hamd) derdi ve adlarını tek tek sayarak bazı müslümanlara dua eder ve şöyle buyururdu: 'Allah'ım, Velîd İbnü'l-Velîd'i, Seleme İbn Hişâm'ı, Ayyaş İbn Ebu Rebîa'yı ve kâfirlerin zulmü altında ezilen, kurtulmaya çare bulamayan diğer bütün mu'minleri kurtar. Allahım, Mudar kabilesini ezip iyice perişan et, onları yerle bir eyle; onların içinde bulundukları bu yıllarını, Yusuf zamanındaki kıtlık yıllarına çevir.'

 

O zamanlar Mudar kabilesinin doğulu kolu Nebi s.a.v. Efendimiz'e karşı çıkıyordu.

 

 

حدثنا علي بن عبد الله قال: حدثنا سفيان، غير مرة، عن الزهري قال: سمعت أنس بن مالك يقول: سقط رسول الله صلى الله عليه وسلم عن فرس، وربما قال سفيان: من فرس، فجحش شقه الأيمن، فدخلنا عليه نعوده، فحضرت الصلاة، فصلى بنا قاعدا وقعدنا. وقال سفيان مرة: صلينا قعودا، فلما قضى الصلاة قال: (إنما جعل الإمام ليؤتم به، فإذا كبر فكبروا، وإذا ركع فاركعوا، وإذا رفع فارفعوا، وإذا قال سمع الله لمن حمده، فقولوا: ربنا ولك الحمد، وإذا سجد فاسجدوا).

قال سفيان: كذا جاء به معمر؟ قلت: نعم. قال: لقد حفظ كذا، قال الزهري: ولك الحمد. حفظت: من شقه الأيمن، فلما خرجنا من عند الزهري، قال ابن جريج وأنا عنده: فجحش ساقه الأيمن.

 

[-805-] Ali İbn Abdullah Süfyân İbn Uyeyne İbn Şihâb ez-Zührî senediyle Enes İbn Mâlik'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir gün bindiği attan düşmüş ve sağ yanını incitmişti. Biz kendisini ziyaret etmek maksadıyla yanına gittik. Bu sırada namaz vakti girmişti. O gün bize vakti giren namazı oturarak kıldırmıştı. Biz de O'nun arkasında namazlarımızı oturarak kılmıştık. Resul-i Ekrem Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namaz bitince şöyle buyurmuştu: İmam kendisine uyulması için vardır; o tekbir getirince siz de tekbir getirin, o rükuya vardığında siz de rüku edin, o doğrulduğunda siz de doğrulun, (semi'allahu limen hamideh) dediği zaman siz (Rabbena ve lekel hamd) deyin, o secde ettiğinde siz de secde edin. Hâsılı o ayakta kılıyorsa siz de ayakta kılın, oturarak kılıyorsa siz de oturarak kılın." dedi.

 

Süfyân, bana (Ali İbn Abdullah) "Ma'mer de bunu bu şekilde mi nakletti?" diye sorunca evet demiştim. Süfyân da bunun üzerine: "Ma'mer gerçekten de iyi ezberleyip muhafaza etmiş, Zührî de buradaki gibi diye nakletti. Ben de sağ yanını incitmişti diye ezberlemiştim. Biz Zührî'nin yanından ayrıldığımızda İbn Cüreyc - ki ben de orada bulunuyordum - şöyle demişti: Sağ baldırını in­citmişti."

 

 

AÇIKLAMA:     "Abdullah İbn Ömer secdeye giderken yere önce ellerini sonra dizlerini ko­yardı" ifadesiyle ilgili olarak Zeyn İbnü'l-Müneyyir şöyle demiştir: "İmam Buhârî daha önce secdeye giderken neler söyleneceğini zikrettiği İçin burada hemen bununla bağlantılı olan secdeye fiilî olarak nasıl gidileceğini açıklamak istemiş­tir."

 

Zeyn İbnü'I-Müneyyir'in kardeşi ise şunları söylemiştir: "İmam Buhârî bu başlığı kullanırken secdeye gidişin sözlü ve fiilî olarak nasıl gerçekleştirileceğini anlatmıştır."

 

Bana kalırsa bu ifade İmam Buhârî'nin kullandığı konu başlığının devamı­dır. Yani kendisi hakkında başlık kullanılan bir rivayet deği! başlığın parçası olan bir rivayettir. Zira bazen başlık - burada olduğu gibi - hadiste geçen kapalı ifa­deyi açıklamak maksadıyla konulmuş olabilir.

 

Secdeye giderken ellerin dizlerden önce yere konması konusu hakkında gö­rüş ayrılıkları bulunmaktadır. İmam Mâlik şöyle demiştir: "Secdeye bu şekilde gitmek namazda huşuu elde edebilmek için daha uygundur, namazın huşu ile kılınmasının en güzel yollarından biridir." İmam Evzaî'nin görüşü de böyledir.

 

Hanefîler'e ve Şâfiîler'e göre ise önce dizleri sonra elleri koymak daha fazi­letlidir.

 

İmam Nevevî şöyle demiştir: "Resulullah'tan  nakledilen rivayetlere ve dolayısıyla sünnete baktığımızda bu iki görüşün de sağlam oldu­ğunu görürüz; bu bakımdan görüşlerden birini diğerine tercih edemeyeceğimiz anlaşılmaktadır."

 

imam Mâlik ile Ahmed İbn Hanbel'den, namaz kılan kişi bu iki davranıştan istediğini uygulayabilir, diye bir başka görüş daha nakledilmiştir.